Cerrahi karar nelere bakılarak verilir?
Her fıtığa cerrahi müdahale gerekmez ve cerrahi her zaman son seçenek olarak görülmelidir. Bel fıtığının değerlendirilmesinde ve cerrahi kararın verilmesinde; radyolojik incelemede (MR) beliren fıtığın çeşidi, fıtığın yeri, yapısı, boyutu, omurilik kanalının genişliği gibi birçok faktöre bakılır ancak en önemlisi hastanın şikayetleri ve muayene bulguları yani kliniğidir. Cerrahiyi düşündüren durumlar kabaca şunlardır;
- İstirahat – ilaç ve fizik tedaviden fayda görmeyip 6 hafta ve daha uzun süren ısrarlı bel ağrısı
- Kalça arkasından baldıra, ayak bileğine inen ‘oyucu’ ağrıların olması (siyatalji).
- Bacak veya ayak bileğinde güç kaybının (felce gidiş) yada ayakta his kaybının olması
- Beldeki soruna bağlı İdrar yapamama, tutamama veya cinsel problemlerin ortaya çıkışı
- Makat bölgesinde veya ayak parmaklarında uyuşukluğun olması
- Yürümekle gelen bacak ağrıları ve uyuşmalar ve buna bağlı durup dinlenerek yürüme (spinal stenoz-bel daralması veya kayması bulgusudur.
Doktorumun ameliyat kararı verdi ama korkuyorum?
Kuşkusuz ameliyat her hastalık için son çaredir. Başka bir yöntemle tedavi edilebilen bir hastalığa ameliyat kararı verilmez. Doktor sadece hastaya zarar veren ileri derece fıtıklar için ameliyat kararı verir.
İnsan iğne yaptırmaktan bile korkar ve elbette ameliyattan korkması normaldir. Ancak günümüzdeki Tıp teknolojisindeki ilerlemeler bu tür ameliyatları daha kolay ve daha risksiz hale getirmiştir.
Risksiz sokakta yürümek veya arabaya binmek bile mümkün olamayacağı gibi risksiz bir ameliyat da düşünülemez. Ancak ameliyat bir hasta için zaruri ise bu riskleri doktor da, hasta da göz önüne almalıdır.
Çevrenin lafı dinlenecekse onlara tedavi için ne önerdikleri sorulmalı? Bir önerileri yoksa çevreden gelen laflar la değil, bu işin uzmanı olan, senelerini bu işe vermiş doktorun lafı dinlenmelidir. Çevremizde bu konu ile ilgili fikirler veren kişiler sadece bir ya da birkaç bel problemine rastlamış iken bu konunun uzmanları her gün bir sürü hasta görmüşlerdir. Bizler meslek hayatımızda maalesef. doktorunu dinlemeyen çevresini dinleyerek hareket eden ve sonra doktor olmayan kişilerin yaptığı müdahaleler ile felç kalan yığınla hasta görürüz.
Unutmamalı ki herkesin derdi aynı değil, her bel sorunu aynı değildir. Elbette ki her hasta farklıdır, farklı omurlara, farklı fıtıklara sahiptir.
Hastaların doktora ne zaman başvurdukları (erken ya da geç başvurmuş olmaları) bile düzelmede çok önemlidir. Sinir hücreleri vücutta kendini yenilemeyen tek hücredir. Hastalar ameliyat korkuları nedeni ile sinir hücrelerinin çoğunu kaybettikten sonra doktora gelir ve böylece kendisine yapılacak müdahalenin başarısını oldukça azaltmış olurlar. Bir hasta, siniri kopana kadar doktora gelmemiş veya önerilerini dikkate almadı ise elbette düzelme ihtimalini kendi elleriyle tepmiş demektir, geciken ameliyatın faydası elbette daha az olacaktır. Bu durum bu hastalar tarafından şöyle ifade edilir ‘ameliyat oldum ama hiç faydası olmadı’
Bel ameliyatları günümüzde, Türkiye’mizde oldukça başarılı olarak yapıldığını, hatta beyin cerrahlarımızın dünyadaki gelişmiş ülkelerden daha başarılı olduklarını söylememiz abartılı olmayacaktır.
Unutulmamalıdır ki; hiçbir hekim hastasını lüzumsuz maceraya sürüklemez.